27 Şubat 2013 Çarşamba

27 Şubat özeldir :)

                         Şubatın 27 si benim için en özel günlerden biridir... Anlamı derindir bu günün...Canıma can katan, benim hikayemde her zaman baş kahramanım olacak olan,üniversite yıllarımdan bana kalan en güzel hediyem,derdimde sıkıntımda,sevincimde mutluluğumda,başarımda başarısızlığımda her zaman arkamda ki koca dağım... İyi ki doğmuş o! İyi ki nasip etmiş yaradan onu bana... İyi ki böyle güzel bir eşe sahip olmuşum ben. İyi ki her sabah gözlerimi açtığımda karşımda gördüğüm o... İyi ki bu büyük aşkın en güzel ispatı var içimde... İyi ki,iyi ki,iyi ki...onunla ilgili iyikilerim hiç bitmez...
                        Küçük dünyamdaki en büyük mutluluğum,huzurum canım sevgilim varlığınla varlığıma sevgi kattın,mutluluk kattın,aşk kattın,birde bu aşkın meyvesini kattın... Daha nice yılların olsun bizimle... Bir elinde oğlun bir elinde ben,ömrün bizimle geçsin... Seni çok seviyorum...



22 Şubat 2013 Cuma

Anneye şiddete,evet!

             Anneye şiddete,evet ! Hayır yanlış okumadınız yaklaşık 6 aydır "anneye şiddete evet" tezini savunur oldum...  Tabi ki bu şiddet sade ve sadece içeriden gelen minnak ayakların şiddeti :) Oldum olası merak etmişimdir,karnınızın içindeki o tekmeleri hissetmek nasıl bir şeydir diye... Daha ilk 3 ay da başladım zaten karnımdan gelen her sese,her harekete acaba tekmemi attı paranoyasıyla dolandım durdum,tabiki hiç biri tekme değilmiş bunu sonradan daha iyi anlıyorsunuz :)))) 4. ay itibariyle karnımda ufak ufak pıtırtılar başladı...Minnak ayakları karın duvarıma yetişemediğinden olsa gerek damar seğirmesi gibi pıt-pıt dürtmelerle varlığını hissettirdi canım oğlum.... Şu son zamanlarda bu pıt-pıt gibi dokunmaların yerini okkalı tekmeler aldı... Özellikle gece yatağa uzandığımda başlıyoruz pat-pat  Allah ne verdiyse :))) konuşuyorum söylüyorum 'oğlum gece uyku vakti,sende uyumalısın' diye ama daha şimdiden söz dinlemiyor edepsiz oğlum... hmm peki sen misin anneye vuran o zaman başlıyorum bende karnımı dürtmeye :)) ben dürtüyorum karnımı,dürttüğüm yere bir tekme, bir daha dürtüyorum aynen bir tekme daha...böyle sürüp gidiyor diyaloglarımız :)) onun içimde varlığını hissettirip böyle tekmeler atması mutlu olmam için en güzel nedenlerimden biri... Hatta öyle ki yolda yürürken ,alışveriş yaparken hiç beklemediğim bir anda gelen okkalı tekmeden sonra kendi kendime gülmem ve etrafımdakilerin de tuhaf bakışları cabası :)) 

19 Şubat 2013 Salı

Onun arabası var,güzel mi güzel :)

               Meleğimizin geleceğini öğrendikten sonra eksikleri şöyle bir aklımızdan geçirmiştik... Bebek odasında ki detaycılığımız kadar bebek arabasına da epey önem verip araştırmalara aylar öncesinde başlamıştık... Hem de ne araştırmak :)  Bebek arabası bizim gibi gezen bir çift için oldukça önemli bir ayrıntı,özellikle de oğluşun yaz aylarında doğacak olmasından dolayı bu daha da önemli bir ayrıntı halini aldı... 
        Bebek arabalarında aradığımız ilk önemli unsur bebeğin konforu,onun rahat edebileceği bir araba olmasıydı... Travel sistem dedikleri ilk 0-6 aya kadar ana kucağıyla kullanılması ,ilerleyen zamanlarda ana kucağını çıkarıp kendi oturağının kullanılabilmesi, kendi oturağınında çift yönlü olarak kullanılabiliyor olması( bu da önemli bir ayrıntı çocuğunuzu görerek arabayı kullanabiliyorsunuz),her tekerlekte bulunan süspansiyon sayesinde bebişin sarsıntıları hissetmeden rahatça arabasında gezmesi gibi bir sürü ince ince detaylara sahip bu araba mevzusu... Kendimize araba alırken bu kadar araştırmamıştık hadi neyse :) Piyasada bu saydığım ve dahasını sağlayan bir sürü araba mevcut ama kalitesinden şüphe duymayacağımız bir ürün olmasını istedik,bu işi de tabi ki en iyi almanların yaptığını göz önünde bulundurarak "concord neo" markasını tercih ettik... Arabayı denedik sürdük diğer arabalar içinden en içimize sinen bu araba oldu...Kararımızı vermiştik zaten,indirimde de yakalayınca ballı kaymak tatlısı oldu ve kendimize alamasakta oğlumuzun ilk mercedesini almış bulunduk :)) Şimdi heyecanla onu içinde gezdireceğimiz zamanı bekliyoruz... Veee son olarak diyorum kii; "onun arabası vaar güzel mi güzeel,şoförü de vaar özel mii özeeel"  :))))



14 Şubat 2013 Perşembe

Sevgililer Günü :)

       Sevgili olmak nedir? Sevgiliye sevdiğini göstermek pasta,çiçek,sürprizler hediyelerle mi anlaşılır... Sevdiğine içten bir sarılmayla,fedakarlıkla,karşılıklı anlayışla,saygıyla da pekala gösterilebilir sevgi.  O üzgünken onu mutlu etmek,güldürmek için şebeklikler yapabiliyorsan, o yorgun diye makinadaki çamaşırları söylenmeden asabiliyorsan :))) , o çok mutluyken sevincine ortak olabiliyorsan (örnekler çoğalır gider) zaten sevgini gösteriyorsun demektir. Sevgi paylaşmak demektir, hayatı birlikte paylaşabiliyorsanız ve bu paylaşımdan zevk alıyorsanız zaten sevginin hakkını veriyorsunuzdur... Sevgiyi göstermeyi tek bir güne sığdırmayı o yüzden çok doğru bulmuyorum AMAAA :)) hergün yanaktan alınan öpücük sonrasında "5 yıl ömrüm uzadı" muhabbetini yapmak, seni seviyorum iyi ki eşimsin demek, başbaşa yemek yemek sevgililer günü kutlamaksa biz hergün kutluyoruz :)))  O zaman her gün ki gibi bugün de "sevgililer günümüz kutlu olsun" canım hayatım...
                  Sevginin her gün gösterildiği,paylaşıldığı mutlu günlere... 



13 Şubat 2013 Çarşamba

Bebişimin Cicileri

                  Biz bebek alışverişine başlamıştık çoktan çevreden gelen daha erken yorumlarına kulaklarımızı tıkayarak ;) Kime göre neye göre erken o da tartışılır tabi ama son aylarda bebek eşyaları peşinde koşan yorgun savaşçı olmak istemediğimden bulduğum güzel parçaları alıyorum ben. Bebek için o kadar güzel şeyler var ki insanın içi gidiyor resmen.Ama öyle her bulduğum beğendiğim güzel şeyleri alayım yapmadım şimdiye kadar.Genelde indirimleri takip edip içlerinden ciddi komik fiyatlara düşmüş kıyafetleri de kaçırmadım. Bunlar oğluş için aldıklarımızdan en sevdiklerim;


                  En memnun kalacağım parçalar hiç şüphesiz mothercare den aldığımız çıtçıtlı bodylerimiz..Bebek teni hassas olduğu için %100 pamuklu bodyler olması gerekli bunu da en kaliteli sunan marka mothercare ürünleri. Oğluşumun bunları giyeceği günleri heyecanla bekliyorum.Sağlıkla gelsin bakalım AnnesininKuzusu.
        Bu arada biz kıyafetiydi eşyasıydı diye dolanırken anneannemiz ve babaannemiz de boş durmuyor. Bu yönden gerçekten şanslı olduğumu düşünüyorum. Annem dikiş işlerinde çok  beceriklidir. Bu yüzden oğluşumun nevresimlerini,pike takımlarını,alt açma takımını,battaniyelerini el emeği olarak yapacak bize. Oğluşumun becerikli babaannesi de oğlumun kışlık giyeceklerini bilumum hırka,yelek,atkı,bere(bu arada "murat boz beresi" bile yapmış (: ),battaniyesine kadar her şeyini örmekle meşgul... Hepsi bittiğinde ayrıca el emekleri diye yayınlayacağım burada. Gerçekten şanslı bir bebiş olarak dünyaya gelecek benim oğlum :))
                       
                   Ve son olarak anneannemizin yaptığı oyuncak fillerimiz fily,lily,miny :))) 

12 Şubat 2013 Salı

Ayrıntılara takılmak!

        Bebek demek eşittir masraf demek ayrıntı demek derlerdi...Bunları yaşamadan bilemiyorsunuz.Önceden aman canım altı üstü ne masrafı olacak ki diye düşünmeden edemiyordum...Ama işin görünen kısmı dışında görünmeyen o kadar çok ayrıntısı varmış ki tabi bunları işin içine girince daha iyi anlıyorsunuz...Bebek eşyaları,giysileri,arabası,odası vs. hepsi bildiğiniz bir sektör haline gelmiş.Tüm bebekle ilgili eşyaların en pahalısından en ucuzuna,en teknolojik olanından en basitine kadar her çeşiti mevcut. En pahalısı en iyisi demek mantığına hiç bir zaman sıcak bakmadım ama konu kendi bebeğiniz olunca her şeyi en ayrıntısına kadar incelemek onun için en iyisi olanını seçmek boynunuzun borcu oluyor. Örneğin bebek odası alacaksınız girersiniz bir mağaza bütçenize ve zevkinize uygun bir model beğenip alıp çıkarsınız diye düşünürdüm önceden.Ama işin içine girince öyle olmadığını gördük,bebek odalarında kullanılan boyanın özel olması,özellikle kanserojen madde içermeyen ve kurşunsuz dedikleri boyaların kullanılması gerekliymiş... Aksi halde bu boya kokusunun bebeğe ciddi zararı olabiliyormuş.Hal böyle olunca hadi gidelim zevkimize göre beğenip alalım yapamıyorsunuz.Peki bu kurşunsuz boyaları nasıl ayırt edeceğiz?Araştırdığım kadarıyla mağazadaki mobilya boyasının kokusuna göre yada mağazanın bu konuda güvenilir sertifikalarına sahip olmasına göre ayırt edebilirsiniz... Kurşunlu boya kullanılan mobilyalar da çok ağır,genzi yakan kokuları var,fiyatları da diğer kurşunsuz boyayla yapılan bebek mobilyalarına göre oldukça makul. Bu durumda size düşen bizim gibi her bebek mobilya mağazasına girip dolap kapaklarını açıp bir av köpeği misali koklaya koklaya değerlendirmenize kalıyor :)  Tabi bu arada insan düşünmeden edemiyor biz kurşunsuz boyalı mobilyalarda mı büyüdük?Hayır ama bizim zamanımızda her şey daha doğaldı,masif ağaç mobilya üzerine vernik cila,al sana mobilya..Şimdilerde mobilyaları daha gösterişli daha albenili hale getirmek için zararını pek de önemsemeden yapabiliyorlar. Bu sadece bebek mobilyası için verdiğim bir örnek; bebek arabası,bebek eşyaları hepsinde dikkat edilmesi gereken çeşit çeşit ayrıntılar mevcut... Başka bir yazımda da bunlardan bahsetmeyi düşünüyorum.
                  Konu kendi çocuğunuz,canınızdan bir parça olunca  bize de bunları didiklemek ve onun için en zararsız olanını seçmek düşüyor :)



Hormonların oyunu :)

                 Hamilelik sendromu diye bir şey var mı bilmiyorum lakin hamile kaldıktan sonra hormonların tamamen sapıttığına bizzat şahidim :) Hamile olduğumu öğrendiğimden beri duygularım tamamen değişti.Bu kadar duygu karmaşasına gireceğim hiç aklıma gelmemişti..Hatta öyle ki ilk hamile olduğumu öğrendiğim akşam televizyonlarda Suriye ile Türkiye arasında savaş senaryolarından bahsediyorlardı. Gecenin bir vakti hüngür hüngür ağlayarak kocamı yataktan kaldırmış ve "Bizde tam çocuk yapacak zamanı bulmuşuz,savaş çıkacak ve bizim çocuğumuz oluyor,bu karışıklıkta napıcaz biz?" diye kocamı ilk hormon sapıtmama şahit etmişliğim vardır :)) Farklı versiyonlardaki hormon sapıtmalarıma başka örneklerde verebilirim.Bir akşam eve gelen koca evde beni hüngür hüngür ağlarken bulur ve sorar "canım n'oldu neyin var" diye ve karşılığında kahkahalarla gülmesine neden olan o cevap gelir; "Bilmiyorum ki ağlayacak hiç bir nedenim yok ama içimden ağlamak geliyor"... Böyle garip bir ruh hali içine girdim işte.
        Annelik,anne olacak olmak gerçekten çok başka bir duygu.Mesela anne sevgisi,anne ve bebeği vs.. kelimelerinin geçtiği her şeye duygulanabilme özelliğim var artık. Kendimden çok onu düşünme, eşimin arada gırgır olsun diye bana söylediği "fedakar anne" lafından gözlerimin dolması ve onun dalga geçmesi...Duygularımı,hormonlarımı daha doğmadan ele geçirdin minik oğlum...Şimdi böyle olduysam acaba sen doğduktan sonra beni neler bekliyor?







11 Şubat 2013 Pazartesi

Hoşgeldin Hayatımıza Minik Meleğimiz

      İstemiş miydik?Evet...Bizce artık zamanı gelmişti..Eşimle ben 6 yıllık sevgili, 2,5 yıllıkta evli bir çift olarak birlikteydik...Yaşayabileceğimiz çoğu şeyi birlikte yaşadığımıza göre artık farklı bir heyecan gelmeliydi hayatımıza...Birlikteliğimizde her duyguyu birlikte tatmıştık zaten ama bir şey eksikti! O eksiğimize henüz kavuşamadık ama şükürler olsun ki 5,5 aydır varlığından haberdarız :)  Sabırsızlıkla ve heyecanla miniğimizin bize geleceği günü,hayatımıza neşe katacağı günü ve 8,5 yıllık beraberliğimizde ki hiç tatmadığımız o güzel duyguyu yaşayacağımız günü bekliyoruz...Sağlıkla gel minik oğluşum, annende babanda senin için şimdiden deli divane ;)



Merhaba ;)

         Herkese merhabalar, sürekli blog dünyasını takip eden biri olarak bu blogu açmaya karar verdim.Bu kararımdaki en büyük nedenim tabi ki daha dünyaya gözlerini açmamış ama içimde varlığını hissettiren minik oğlum :) Bu yüzden anılarımı biriktirdiğim bir yer olsun istedim...Tecrübelerimi,yaşadıklarımı,üzüntülerimi,sevinçlerimi,beğendiklerimi,beğenmediklerimi paylaşacağım bir anı defterim olsun bu blog...Umarım sizlerde paylaştıklarımı izlemekten,okumaktan keyif alırsınız..