28 Kasım 2013 Perşembe

Ek Gıdalarımız

                        5. ay kontrollerimizi olduk 6. ayımıza merhaba dedik. Her şey yolunda kuzucumun gelişimi gayet güzel sağlıklı bir şekilde seyrediyor.Nazarlar değmesin. Ek gıdaya ufaktan ufaktan başlamıştık zaten. Bizim pinço biz yemek yerken yediklerimize doğru saldırgan tavırlar sergileyip her yediğimiz lokmayı pür dikkat izliyordu. Bende çocuğumun gözünün içine baka baka homili gırtlak yiyip ona verememenin vicdan azabını çekiyordum. Hadi bakalım şimdi ek gıda menümüz genişledi,her şeyden minnak ağzına tepiştircem haberin olsun küçük pinço :)  Bu zamana kadar sade yoğurt veya cam rende de rendelediğim meyvelerle (elmalı, armutlu, muzlu olarak), muhallebi, çorba(havuç,patates,irmik yada esmer pirinç) veriyorduk. Artık  bu aydan itibaren kahvaltı öğünlerine geçebiliyoruz. Şimdilik ıhlamur,tam buğday ekmek içi,2 çay kaşığı pekmez,birazda tuzsuz organik beyaz peynir(lor yada labne olabilirmiş ama ben tercih etmiyorum labneyi katkı maddeli olduğu için) güzelce püre kıvamına getirip vermeye başladık. Kuzey ilk zamanlar pütürlerden dolayı bir kaç öğürsede artık alıştı gibi . Çorbamıza ıspanak,brokoli,maydanoz gibi yeşillikleri iki kere çekilmiş olmak şartıyla azcıkta kuzu etini ekleyebiliyoruz. Meyvelerden avokado ki inanılmaz zengin besin değerlerine sahip,erik,üzüm gibi yumuşak meyveleri ekleyebiliyoruz. Malesef mevsiminde olmadığımız için erik ve üzümün kurularını suda kaynatıp rondodan geçiriyorum,muhallebisine yada yoğurduna öyle ekliyorum. Hatta bazen tatlansın diye çok az tarçın da ekliyorum. Malum kociş tarçın düşmanı bari oğlu olmasın diye şimdiden alıştırıyorum :) Birde bizim yaylalarımızda yetişen annemle babamın el emeği göz nuru tek tek topladığı faydası saymakla bitmeyen yaban mersinini de buzluktan çıkarıp yoğurtla vermenin zamanı geldi artık. Çeşitlerimiz gittikçe artıyor,oğlum hevesli ben heyecanlı... Şimdilik sevmeyip hiç yemediği bir yiyecek olmadı çok şükür nazarlar değmesin. Bende volkanda annelerimize yemek konusunda pek çektirmişiz zamanında,bizim pinço bana çektirmez umarım,şimdilik gidişat güzel,yüüüs puan benim pekmez yanaklı bal dudaklı oğluşuma ;)



Aşurenin tadına doyamayıp tabakları yalayan oğlum


Mandalina sapığı kuzey


21 Kasım 2013 Perşembe

Çocuk/Ebeveyn Psikolojisi

                 Geçen gün internette gezinirken pedagog Ayşen Özenç'in bir yazısını okudum, çok etkilendim. Aşağıda anlatılan olay başımıza gelse belki de birçoğumuzun tepkisi o anneninki gibi olurdu, hani o korumacı içgüdümüz yok mu o.... Aslında ebeveyn olarak doğru yaptığımızı sandığımız ne kadar yanlışlar var. Çocuklarımızı büyütürken kendilerini ifade edebilen özgüveni tam bireyler olmaları için daha özenli davranmamız şart. Burada ailelere çok büyük görev düşüyor sanırım. Buyrun yazıyı okuyun...

Çocuk anaokulundan eve geldiğinde “Bana meyve suyu vermediler” diye annesine şikayet ediyor.                                                                                    
 Anne hemen okulu arayıp (saat önemli değil, konudan haberi olmayan müdüre ya da kahvaltı saatinde sınıfta olmayan öğretmene cep telefonundan ulaşıp) çocuğun yanında “Siz benim çocuğuma nasıl meyve suyu vermezsiniz” diye verip veriştiriyor.
Ertesi gün okul da (vermeyi unutmuş ya ) kendini suçlu hissedip meyve suyu dağıtımına ilk dün unutulan çocuktan başlıyor.
 Şimdi gelelim psikolojilere;
Çocuk  bakıyor ki; annesine şikayet edince, ilk meyve suyu kendisine geliyor. Kendisini prenses gibi  hissediyor ve annesinin gücüne hayran kalıyor.  Annem okuldan daha üstün diye  düşünüyor. Okul 30 çocuğa dağıtım yaparken unutmuş veya atlamış ama bunu savunamayacağı için, ertesi gün ilk çocuktan başlıyor hatta resimlerini de çekip web sayfalarına koyuyor.           
Anne de çocuğun hakkını koruduğu için mutlu…
Ortada sorun yok herkes mutlu….
Öyle mi acaba? Doğru kazanımlar alındı mı bu olaydan?
Bir de olaya şöyle bakalım..
Çocuk okuldan eve geldiğinde annesine “Bana meyve suyu vermediler” dedi. Anne (Benim çocuğuma nasıl meyve suyu vermezler dünya kadar para veriyorum) duygusunu içinden geçirse bile sakin bir şekilde…    
- Daha önce hiç vermedikleri oldu   mu?
- Hayır
- Bu gün sence neden vermediler? (Bu soruyu çok severim çocuk her zaman eteğindeki taşları döker) Ahmet’e vurdum ondan mı acaba?
- Vurmak güzel bir davranış değil.Ama ondan vermediklerini sanmıyorum. Başka ne olabilir? 
- Beni sevmiyorlar. 
- Yok bu da olamaz . O zaman diğer günler de vermezlerdi? Peki sen bana meyva suyu gelmedi diye söyledin mi?                                                                    – Hayır
- O zaman unutmuş olabilirler mi? 
- Evet unuttular…(Çocuk arkadaşına vurduğu ve kendisini sevmediklerini düşündüğü için unutmuş olmaları alternatifini sevinçle kabul eder)
- O zaman ben de şimdi unutmadan sana bir meyve suyu vereyim birlikte içelim. Eğer okulda tekrar unuturlarsa SEN DE İSTEMEYİ UNUTMA…Anne ertesi gün okula telefon açıp olayı anlatır, çocuğun kendini toplum içinde rahat  ifade edebilmesi için gelecek günler içinde tekrar böyle bir unutma olayı organize etmelerini ister. Kendi sorununu kendi çözecek mi , isteyecek mi beni de bu konuda bilgilendirirseniz sevinirim der

14 Kasım 2013 Perşembe

OĞLUM BÜYÜYOR

                   Beş ayımızın bitmesine şunun şurasında birşeycik kalmadı. Zaman ne kadar hızlı geçiyor. Sıfırdan bir insanın büyümesine tanık olmak harika bir şeymiş. Hele ki kendi canınızdan bir parça olunca her şeyi dört dörtlük olsun diye uğraşıyorsunuz. Kuzeyin anne-babaya en ihtiyacı olduğu zaman. Bana göre bebeklerin anne kokusuna doyarak en azından belli bir yaşa kadar anneyle büyümesi çok önemli. Bu konuda şanslı olduğumuzu düşünüyorum.


                        5 ay içinde ne huylar gördüm kim bilir dahada neler göreceğim bilinmez. Her hafta farklı bir versiyonla karşımıza çıkıyor kuzey beyler. Kimi zaman uykusu düzenli sakin bir bıcırık,kimi zamanlarda huysuz bir pinço oluyor kendisi. Sürekli bizi şaşırtmaya devam ediyor. Emeklemeye çalışsa da çok başarılı olduğunu söyleyemicem ama kendisi süper bir dönücü :) Döne döne istediği yere gidebiliyor :)) Hatta geçen gün oyun halısının üzerinde bırakıp mamasını yapmaya gittim mutfağa,döndüğümde halının üzerinde kuzeyin olmadığını gördüm.Evet evet kuzey bıraktığım yerde yoktu işin garip tarafı etrafta gözümün taradığı hiç bir yerde yoktu :/ Ben büyük bir şok içinde beynimle gözlerimin bana oyun oynadığını mı yoksa aklımı mı yitirdiğimi düşüne dururken sehpanın altından bir pinçonun bana baktığını farkettim de kızgın kumlardan serin sulara dalış yaptım :)) Bu aralar kuzeyi oyalamanın en güzel yolu ninni,şarkı söylemek inanılmaz hoşuna gidiyor. Özellikle bir şeyler yedirirken süper işe yarıyor. E tabi bende kısıtlı repertuarımda ki bütün çocuk şarkılarını başa sarıp sarıp söylüyorum. Ali babanın bir çiftliği olduğundan,mini mini bir kuşun penceremin önünde donduğundan,bir gün bir çocuğun şeker yerine ilacı yediğinden, kırmızı balığın gölde yüzdüğünden hepsinden haberdar benim minik kuşum... Bütün gün bunları söyleyip duruyorum,tabi bazen bunların bizi kesmediği anlarda dünya şarkı saçmalama birinciliğini kimseye kaptırmayacağım tarzda şeyler uydurup söylüyorum. Saçma falan bizimki severek dinliyor nolmuuşş :))) o mutluysa sorun yok tamam mıı :))




                    Biraz nazcı bir minnoşum var galiba. Bir şeye üzüldüğünde ağladığında babada biraz sakinleşiyor ama ben "nolmuş oğluma" fln demeyeyim başlıyor tekrar ağlamaya :)) Anne duygusal anlarda susmalı,konuşmamalı bunu öğrendik :P Birde artık ufak ufak oyunlar oynamaya başladık... Aynanın karşısında hoppala oynuyoruz kahkahalarla ve şu sıralar bilinçli olarak yaptığı en favori oyunumuz karşılıklı brrrr sesi çıkartmak. Tabi biz sadece o sesi çıkarıyoruz kuzey gibi o sesi çıkarırken karşısındakini baştan aşağı salyalamıyoruz :) Hep diyorum mickey farem büyüdükçe her şey dahada zevkli olmaya başladı. Kuzey bu aralar biraz agresif ergenliğe mi giriyor bu çocuk dicem lakin ergen olması için biraz erken galibaa :)) Ergen olmasa da erkekliğe adım atsın artık diye düşünüyoruz."Azıcık ucundanı" yaptıralım da çıksın aradan yoksa hareketlenmeye başlayınca hem onun için hem bizim için daha da zor olacak gibi. Şu an yarı essah herif olan oğluşum Tam Essah Heriflik mertebesine ulaşmalı yanii,savunun kızlaarr kuzeeyy fırtınası geliyoor :))
                       An itibariyle uykudan yeni kalkmış annesinin kucağına oturup başını göğsüne yaslamış son derece sakin huzurlu bir minnoşun kokusunu içime çekmekteyim. Oğluşumla hepinize sevgiler ;)