26 Eylül 2014 Cuma

Hello Sonbahar

              Merhaba Eylül ayına hala yaz muamelesi yapanlar burda mı? Hatta dötümüz dona dona 'banane yaa kışmı geldi yorganı çıkarıcam' diye havayla inatlaşıp pikeyle donanlar burda mı? Peki o zaman pastırma sıcakları gelecek diye kendini avutanlarda burda olmalı. Eylül'ün hezimetine uğrayanlar olarak bende burdayım :( Hayır yaz zaten temmuzda geldi,bi ağustosta gördük kendisini,ooo geç geldi geç gider diye konuşanlara sillesini atıp çekti gitti valla sevgili yazcık eylülün ta başında hem de... Bize de tıpış tıpış kışlıkları çıkarmak,bitki çayı sezonunu açıp,mısır-film keyfi durum güncellemelerinin startını vermek,dışarıda yapılacak aktivitelerin azlığı sebebiyle hobi el-işi dünyasına hızlı bir giriş yapmak,yazlık sezonda ihmal ettiğimiz blogumuzu yazılarla ve gevezeliklerle doldurmak,evde çocukla yapılacak etkinlik arayışına girmek,bütün kış evde olacağımıza göre evimi nasıl güzelleştiririm diye kaşınmak(yazar burda pis pis sırıtır,eminim kocası da aynı sırıtışı sergiliyordur şuan :))),çay keyfi yanında masum atıştırmalıklarla gelecek olan kilocuklara da hoşgeldin demek düşer o zaman... 
            Hayır asla yanlış anlaşılmak istemem,her mevsimin ayrı bir güzelliği vardır. Mesela ben kışı da severim ama üşümek olmasa :) Şaka bir yana ne yalan söyleyeyim herkesin bir mevsim seçme hakkı olsa ben yazı seçerdim. Hayır yılda 2 ay yaz göreceksek şayet biz şöyle ufaktan ekvator civarında bir iş arayışına mı girsek diyorum :)
            Konumuzla pek alakasız fakat söylemeden geçemeyeceğim, şu aralar farkettim ki kimileri bu sosyal medyayı yanlış algılıyor. Pek ciddiye almışlar anlaşılan paylaşılanları. Herkesin sosyal medyayı kullanma tarzı farklıdır,kimi siyasetten dem vurmayı sever,kimi hoşnut olmadığı şeylerden şikayetlenir,kimi mutlu olduğu anları paylaşmak ister. Her telden arkadaşım var sosyal medyada hepsine de saygım sonsuz. Ben de o an hoşuma giden beni gülümseten yazıları fotoğrafları paylaşıyorsam bu demek midir tüm gün hep öyle etrafa gülücükler saçarak geziyorum yada herkesin hayatını sosyal medyadan ibaretmiş gibi algılayıp ayy hep mutlu hiç mi ağlamaz bu çocuk diye kara kara gece gündüz yemeden içmeden düşünenler(yazar burda mübağala sanatının dibine vurmuştuysa :))elbette kuzeyde düşüp bir yerini morartabiliyor,bazen sabrımı zorlayıp avazı çıktığı kadar ağlıyor,hasta oluyorum keyfim olmuyor gibi gibi... Demem o ki bu kadar ciddiye alıp paylaşılan fotoğraflardan yola çıkarak hayatları bağdaştırmayınız efenim,oradaki paylaşımlar sadece hoşa giden,beğenilen,gülümseten paylaşımlardır en azından benim için.
             Kuzeytonun gelişim yazılarını aksattım, pekala bütün bir yaz fink atmaktan fırsat bulamadığımdan ötürü bir daha ki postlarda telafi edeceğim. Kendisi pek bir çilek reçeli kıvamında her hali ve tavrıyla mest etmekle meşgul bizi.
               O halde Sezen Aksu'nun bir şarkısının sözleri ile sizlere veda ediyorum;
                 "Yine mi güzeliz,yine mi çiçek?
                   Hamdolsun!" :)
          Kışı kabullenene kadar yaz fotoğraflarından kopamayangiller olarak bir süre daha görsel olarak yazı yaşatmayı hedefliyorum :)



6 Eylül 2014 Cumartesi

TAT!L

                 Herkes bir kere de olsa hayalini kurmuştur, emekli olup şirin bir sahil kasabasında müstakil bahçeli evinde yaşamını sürdürmeyi. Tertemiz denizi,mis gibi havası,organik yaşamı,doğal güzellikleri insanın ömrüne ömür katar. Her yaz tatile gittiğimizde bu hayallerimiz depreşiyor bizim. Türkiye de gezip görülecek insanı büyüleyen cinsten çok yer olduğunu biliyorduk,bu seneki rotamız da bizi haksız çıkarmadı. İlk rotamız Dalaman,hedefimiz Göcek yat turu ve İztuzu plajı oldu. Göcekte yat turuna bir kez çıkmışlığımız vardı ama o kadar beğendik ki bu koyları her sene gitsek sıkılacağımızı sanmam. Kuzeyli ilk yat turumuz pek güzel geçti,yatın üst katında püfür püfür esen gölgelikte sızıp durdu kuzey, uyanık olduğunda ise bizimle bakir koylarda denize girdi.





İztuzu Plajı


                     Senelerdir Marmaris'e kadar gidip yanı başındaki bu güzel cennete neden uğramamışız diye hayıflandık durduk. Evet, Akyaka harika yemyeşil bitki örtüsü, masmavi deniziyle bizim gönlümüzü hemen fethetti. Akyaka da otel çok fazla yok, genelde apart ve pansiyon mevcut. Zaten gezilecek o kadar güzellikleri varken otele kapanmak delilik bence. Akyaka'daki ilk gün soluğu Çınar Koyu'nda alıyoruz. Bu koy Azmak nehrinin buz gibi sularının denizle buluştuğu noktada,ayağınızı suya değdirdiğinizde gözleriniz yuvalarından fırlıyor :) lakin o kavurucu sıcağın altında da inatla girip serinlemek gibisi yok. 

Suyun soğukluğu= yüz ifadem ;)





Azmak nehrinden bir görüntü. Suyun altında başka bir alem var sanki,büyüleyici!

                      İkinci gün, her gidenin ağzının suyu aka aka anlattığı, gidenin bir daha geri dönmek istemediği o eşsiz güzellikteki Akbük koyuna varıyoruz. Yolu pek virajlı, arabayı kullanan için zorlu(volkan) fakat yanındakiler için(ben-annem) sanki ünlü bir ressamın çizdiği harika bir tabloya bakmak gibi. Bir yanımızda uzun koca koca çam ağaçları diğer yanımızda turkuaz bir deniz... Akbük denizinden bahsetmiyorum bile fotoğraflar size herşeyi anlatır ;) Kısacası başka zaman oflana puflana gittiğiniz o virajlı yollarda bu güzellikleri görünce gıkınız bile çıkmıyor.

Akbük denizi




Kuzeyin gemisi

                          Tatilin son durağı ise Datça-Palamutbükü.  Hani yazımın başında bahsettiğim o şirin sahil kasabası olarak Datçayı seçebiliriz. Datça bizde bağımlılık yaptı, denizine her girdiğimde sevinçten ağlayasım geliyor. Denizi bu derece seven bir ben miyim yoksa deliriyor muyum? Datça güzel ama Palamutbükü bir harika :) Önceki senelerde bir uğrayıp dönmüştük, bu sene kararlıydık 2-3 gün kalmaya. Tatil zevkiniz sıkış tıkış sezlonglarda gümbür gümbür Demet Akalın eşliğinde güneşlenip denize girmek, akşamda o disco senin,bu disco benim gezmekse burası hiiiç size göre değil. Acayip sıkılabilirsiniz. Burası yazlıkçı mekanı,gerçi yazlıkçıların çoğu yazlıklarını aparta çevirmişler ama olsun. Kuzeyle sıkış-tıkış olmadan berrak denizin tadını çıkarıp,sakinlikte güneşlenmek ve kafa dinlemek için biçilmiş kaftan oldu bize Palamutbükü.





                      Deniz,kum,güneş tatilini seviyoruz. Bitmeyen tatil yapsalar sıkılır mıyım bilmem ama ben o sahil kasabasında bir ömür sıkılmadan yaşarım.