8 Mayıs 2013 Çarşamba

Ayrılık mı Kavuşmak mı?

          Serdar Ortaç'ın şarkısındaki gibi kafamda deli sorular... En büyük soru işareti de doğumun normal mi, sezeryan mı olacağı... Tabi ki isteğim en sağlıklısı olan doğal yollarla doğması ama bazen içindeki durum ve şartlar buna izin vermeyebiliyor. Bir şeyler düşündüğün yada olmasını istediğin gibi gitmiyor bunu da göz önünde bulundurmak lazım. İnşallah normal doğumun sadece biz kadınlara  hissettirdiği o müthiş özel duyguyu tadabilirim... Bakalım bizim için hayırlısı ne ise o olsun...
            Zaman yaklaşıyor ya içimi garip bir duygu kapladı şu aralar... 9 aydır içimde olan mucizevi bir şekilde birbirimize bağlanmış ve alışmışken ondan ayrılacak olmam mı yoksa ona kavuşacak olmam mı gerçek? Acaba doğum bir ayrılık mı yoksa kavuşmak mı? Bir yanım 9 aydır içimdeki mucizeyle her gün Allah'a şükrederek yaşamaya alışmışken onunla hem bedensel hem ruhsal bir bağımız varken dokuz ayın sonunda bedensel olarak kopmak bir ayrılık mı yoksa diye düşünüp hüzünlenir oldu.  Diğer tarafım onu artık hissetmenin ötesinde koklayabilmenin,ona anne ve babası olarak bir ömrü adayabilmenin tadına varacak olmak olsa olsa ona kavuşmaktır,ona olan hasretin,özlemin son bulmasıdır diyor. Ne derin şeyler hissediyorum bu kadar heyecan ve karışık duyguların içinde...

2 Mayıs 2013 Perşembe

Yaz geldi :)

               Veee sıcaklar bastırmaya başladı bile... Bu nisan mayıs ayı için bu sıcaklar biraz fazla değil mi ya? Deniz,kum,güneş aşığı olan bir çift olduğumuzdan bu süper üçlüden güneşi görmemiz tatile gitme duygularımızı depreştirmeye yetiyor zaten... Hamileliğim boyunca elimden geldiğince normal yaşantıma devam etmeye çalıştım. Şuna da eminim ki son ayımda olmamış olsaydım  güzel bir ege yada akdeniz tatilini de yapar öyle doğururdum :) Fakat bizim oğlanın ne yapacağını kestiremediğimizden,tatilde doğurmak fikri kulağa hoş gelmediğinden riske atıp gitmeyi göze alamadık. Artık biraz daha sabredip şöyle yaz sonuna doğru oğluşumuzu da aramıza alıp kaçamak yapmak en güzeli galiba!


                  Neyse bir süre daha fotoğraflara bakıp bakıp mutlu olacağız gibi....





            Bahar geldi,yaz geldi diye sevinirken 25 imden sonra yakama yapışan rinit alerjide yeniden bünyeme 'merhaba' dedi. Göz-burun-geniz kaşıntısı kıvamında üçüyle mücadele eder haldeyim. Hamilelikten dolayı ilaçta kullanmak istemiyorum ama böyle giderse de kaşımaktan gözümü ve burnumu yok edebilirim :( sonumuz hayrolsun...Lanet polenleer çabucaak yok olsuun...



             Tosun paşa oğluma gelirsek ye, iç, yat, tekmele, ittirme, büyüme hepsine anneciğinin göbüşünde son hız devam ediyor. Kontrollerimiz artık iki haftada bire düştü. Bu arada göbeğim bir füze misali öne doğru ilerliyor. Daha ne kadar öne doğru büyücek meraklardayım. 
               Birde bu aralar inanılmaz bir rehavet var üzerimde. Henüz hastane çantamızı hazırlamış değilim, nerden geliyor bendeki bu rahatlık onu da anlamış değilim halbuki en iyi ihtimalle (erken gelme ihtimalini saymıyorum bile) Allah izin verirse 5 haftacık sonra kuzucuğum kollarımda. Ben en iyisi bu hafta sonu halledeyim bu hastane çantamızı. Hepinize sağlıklı,mutlu ve bool güneşli günler :)

24 Nisan 2013 Çarşamba

Bir İstanbul Masalı

           34. haftamıza girdiğimiz şu günlerde selamlar hepinize... 40 haftalık maratonumuzun sonlarına yaklaşıyoruz yavaş yavaş. Geçen hafta 23 Nisan tatilini fırsat bilen iki deli kuduruklu biz yakın ama gezilecek nereye gidebilirizin derdine düştük sonra da İstanbul da karar kılıp yollara düştük :)) 33. haftamda olduğum için doktorum bu gezi işine pek sıcak bakmadı ama yinede kararı bize bıraktı,ailelerin zaten yollara düştükten sonra haberi oldu. Ki babaların bu konuda bir tezi var biz(iki deli) bebek doğduktan sonra 10. gün atarmışız kendimizi dışarı,ne yalan söyleyeyim bu fikir bize hiçte uzak gelmedi :)))) Tabii ki herkesin endişesi,kaygısı bizim için fakat gezmeyi çok seven biz iki kafadar  epeydir tatil yapmadığımızı düşünerek attık kendimizi İstanbul yollarına önce dualarla sonra şarkılarla :)))))
             4 günlük İstanbul maceramızda bool bool yedik,gezdik,alışveriş yaptık... En çokta bu işten oğluşum karlı çıktı. İstanbul da yaşayanlar bilir envai çeşit bebek eşyalarının satıldığı havuzluhandan tam 4,5 saatte çıkabildim. Girdiğimiz mağazalarda hamile olan(!) kocam yorgunluktan boş bulduğu sandalyelere oturdu bense alışveriş yaptım :)) Maşallahım var alışveriş olunca işin içinde ne hamileliğim kaldı ne yorgunluğum.
             Biz gezme yeme içme,alışveriş derdine düştük peki minnak oğlum ne mi yaptıı? O boool boool annesi yorulduğunda tekmeleriyle itmeleriyle "annneeee yeteer be kadınn yorulduum otur artık" diye uyardı anneciğini. Ama şükürler olsun ki hiiiç üzmedi bizi canım oğlum... Eeee ne de olsa gezenti bir aileye geldiğini anladı ki şimdiden alıştırmalara sesi çıkmadı :))
          Bu arada beşiktaş, arnavutköy, bebek, ortaköy, taksim, çengelköy gezdik durduk. Enterasan bir anımızda olmadı değil. Arnavutköy de yürürken bir mekandan iki genç çıktı,o sırada volkan kocası "Nurgüül bak bu çocuk beşiktaşlı futbolcu" dedi. Kocanın hemen arkasındaki diğer genç gülerek (ki bu gencin "Sneijder" olduğunu biz sonradan farkettik-gözlüklü ve şapkalıydıı yoksa bir GS li olarak ben tanımazmıydım o aslanı) "No Beşiktaaş, Galatasaraaay, Amrabat, Amrabaaat" diye seslendi :))) Tabi onlar arabaya binip gittiler ama biz bir süre arkalarından 'nasııll yaaa' diyee hayıflanıp güldük :))

              Bu arada şunu da söylemeden geçemeyeceğim en güzel dostluklar lise ve üniversite yıllarında olurmuş derler.Eskimeyen eski dostlar bizi harikulade ağırladılar İstanbul da. Gerçekten iyi ki böyle güzel dostlar edinmişiz, üniversitenin hayatımıza kattığı en güzel hediyelerdir bu dostluklar! Teşekkür ederiz gençler...
            Artık gezme faslımız sona erdi bir daha ki gezme maceramızda Allah izin verirse oğluşumuz da aramızda olur. Şimdi sıradaki gündemimiz oğluşun odasını hazırlama. Çook işimiz var çoook... Sağlıkla gel bebeğim gezginci annen baban dört gözle bekliyor seni... ;)

12 Nisan 2013 Cuma

8.ay !

          Merhaba herkese, bloga yazmayalı 2 koca hafta olmuş... Zaman nasıl geçiyor anlamış değilim. Bir taraftan hiç geçmiyor gibi geliyor bir taraftan pazartesi,salı... hoop derken hafta sonu oluyor. Tabi hafta sonu ışık hızıyla geçiyor o başka mevzu :) derken bizim günlerimizde birer birer azalıyor,oğluşuma kavuşacağım günler yaklaşıyor... 
        32. haftamızdayız. Artık günden güne daha da ağırlaşıyorum... Otururken bile yorulduğumu farkettim. Bu aralar en büyük sıkıntımız yere düşen eşyaları almak oluyor. Kocaman olan göbeğim eğilmeme katiyen izin vermiyor. Özellikle tek başımayken bağcıklı ayakkabılarımı giymek ya işkence oluyor yada yalan oluyor :) Kıyafet konusunda ise kocanın dolabına sırnaşmalarım başlamıştır :)) Göbek aldı başını gidiyor,bol tişörtler kazaklar arıyor vücudum :)) E hal böyle olunca kocanın tişörtleri en büyük kurtarıcımız oluyor,bazen ondan habersiz giyinip ufak çaplı şoklar yaşatıyoruz ona :))) 
             Oğluşum maşallah büyüyor,bu aralar hıçkırıklarına çoook gülüyorum :)))) karnımda yaklaşık 5-10 dk. süren bir pıt-pıt durumu. Bazen fazla heyecanlanırsam yada fazla yorulursam ayakla ittirmelere başladı... Hem de nasıl  bir ittirme "hah şimdi ittiği yeri yırtıp çıkacak" diyorum :)

             Havalar güzelleşti artık,daha bir mutlu oluyorum. Haftasonları omega yüklemelerimizi ihmal etmiyoruz :))
          
             Bu arada geçen haftasonu bebek şekerlerimizi aldık. Daha doğrusu parçalarını aldık,kendim yapacam birleştirmelerini. Kendimi alıp başlayabilirsem burda da yayınlamayı düşünüyorum... Hazırlıklarımız tam gaz devam ediyor... Aşkla ve heyecanla bekliyoruz oğlumuzu... ;)

27 Mart 2013 Çarşamba

30. Haftamız

          30. haftamıza girdiğimiz şu günlerde fiziksel ve ruhen ağırlaşmaya başladım... Eskiden alışveriş merkezlerini dört tur atan bendeniz şimdi iki mağazadan sonra "aşkım oturacak bir yere gidelim" diye söylenmeye başlıyorum... Haliyle bu halimden hiç haz etmiyorum. Artık 3. trimester döneminin özelliklerini gayet güzel gösteriyorum. En belirginleri halsizlik,çabuk yorulma,uyku hali bunların başında geliyor. Sıkılıyorum bu halimden çünkü alışık değilim böylesi bir Nurgül'e. Bu aralar tek istediğim şey aşağıdaki fotoğraftaki gibi olmak...


                         Minnak oğluşumla her geçen gün diyaloglarımız daha da artıyor :) Artık paşamız ne yönde uyumamı isterse o tarafta yatmak zorunda kalıyorum. Uyku pozisyonuma kendileri karar veriyorlar. Bazen inatlaşıp dönmesem de tekmeleriyle ittirmeleriyle annesini yıldırıyor ve dediğini yaptırıyor paşa beyimiz :) 
                Müziğin bebeğin beyin gelişimine katkısı olduğunu öğrendikten sonra 4.aydan itibaren her gün kulaklıkları karnıma dayayıp klasik müzik dinletmeye özen gösterdim. Özellikle şu son zamanlarda müziğe tepkimiz inanılmaz. Kulaklığın olduğu tarafa yönelmeler, müzik başladığı anda atılan tekmeler,içeride dönmeler falan...insan böylesine harika bir mucizeye tanık olunca duygulanmaması mümkün değil. En sevdiğimiz müzikte bu; tık tık :)  Size de iyi dinlemeler ve tatlı uykular :))

21 Mart 2013 Perşembe

HAMİLELİK VE KİLOLAR :)

                 Hamilelikte her kadının korkulu rüyasıdır kilolar... Hele birde bünyeniz kilo alımına çok müsaitse vay halinize... Psikolojik olarak tüm hormonların sapıttığı bir dönemde birde üstüne kilo alıyorsanız psikolojinizin yerlerde sürünmesi normal bir hal alıyor. Hiç bir zaman hamile kalan mankenler gibi 7-8 kiloyla hamileliğimi tamamlayamayacağımı biliyordum. Bu yaşıma kadar orta halli, ara ara kilo alıp(özellikle kış dönemlerinde) veren bir yapım vardı. Hamilelik dönemimin bu zamana kadarki sürecinde korktuğum başıma gelmedi. Sürekli bebeği iyi beslemek adına her şeyi yiyen biri olmama rağmen kilo alımım ayımla orantılı olarak gidiyor. Tabi ki şu anki kilomu ömrü hayatında tartıda görmeyen biri olarak biraz yadırgamıyor değilim ama sorun şu ki aldığım 7 kilonun yanaklarıma eşit şekilde dağılması. Evet aldığım kiloların direk yüzümden belli olması,bu da ne yazık ki kilo alımımın en büyük eksisidir bana. Çok fazla dert ediyor muyum aslında hayır... Kendiyle barışık biri olarak bu kiloların geçici olduğunun farkındayım. Bebeğimin gelişimi için ne yemem gerekiyorsa nasıl beslenmem gerekiyorsa öyle yapıyorum. Arada canım tatlılar,hamurişleri çektiğinde gayette güzel  homili gırtlak götürüyorum :) Kısacası kendimden ve oğlumdan birşey sakınmıyorum...

Bu arada geçtiğimiz ay ki doktor kontrolümden ufak bir diyalog:

Dr. : Nurgül kilo alımın nasıl gidiyor?
Ben: Hocam şimdiye kadar toplamda 6 kilo aldım. ( burada 6. ayımızdayız )
Dr. : Ooo çok iyi ,gayet güzel gidiyorsun.
Volkan: Hocam onda sorun yokta nurgülün hamileliliğinden beri ben baya kilo aldım bunun nasıl bir açıklaması var :))
Dr. : Volkancığım o da babalık sendromuyla alakalı :) Baba olmaya hazırlanıyorsun ya ondan kilo alımın normal :)))

Bunun üzerine koca rahat bir nefes alır ve mutlu olur :) yoksa ortaya çıkardığım ceviz,badem,fındıkları benim bir avuç onun ise geri kalan hepsini yemesini babalık sendromu dışındaki hiçbir gerçek açıklayamazdı :)))


Bu da 9. ay sonunda doğuma giderken ki halimiz olsun :)))

14 Mart 2013 Perşembe

Biz bu aralar...

                   Evet farkındayım bu aralar blogumu aksattım.Yaklaşık 2,5-3 ay sonra evimize kendi küçük ama önemi büyük bir misafirimiz geliyor. E misafir gelmeden bizde evin içinde ufak tefek tadilatları yaptıralım dedik.Ufak tefek diye girdik işe lakin baya büyük bir inşaat/tadilat işi çıktı.Her yer bomba atılmış gibiydi,ben bu halimle üstesinden gelemeyeceğim için can annem yetişti imdadıma. Annelik böyle bir şey galiba evladının en zor zamanında hiç düşünmeden yanında olmak... Hakkını ödeyemem anneciğimin, Allah onu başımızdan eksik etmesin,kolum kanadım herşeyim canım annem... 10 günlük inşaat tadilat maratonundan sonra hele şükür bir düzene girdik.
                Minnoş oğlum ise her geçen gün daha da büyüdüğünü belli ediyor; gerek tekmeleriyle gerekse göbeğimin boyutuyla :) Tabii bu arada 3. trimester dönemine girmiş bulunmaktayım.Hamileliğin en güzel dönemi 2. trimester dönemiydi (yani 3. ve 6. aylar arası) ama saltanatlık sona eriyor galiba. Hoşgeldin "hiçbir şey yapmadan yorulmalar,nefes darlığı,sırt ağrıları,mide yanması,şişlikler" vs... vs...
                 Bu arada geçtiğimiz haftalarda kısa bir tatil için Almanya dan teyzem geldi yanımıza. Ben hep diyorum bu oğlan çok şanslı diye. Canım teyzem bir bavul dolusu bebek eşyasıyla gelmiş. Giysilerinden ayakkabılarına, biberonlarına,bakım ürünlerine kadar bir çok şeyi almış oğluşuma... Alman bebek bakım ürünlerinden Penaten hep favorimiz olmuştur bizim ailecek. Öyle ki yazları bronzlaşmak uğruna haşlandığımızda penaten bebek pişik kremimiz her daim can kurtaranımız olmuştur. Türkiye de ne yazık ki rastlayamadığım için özellikle onları getirmesine ayrıca çok sevindim. Burdan bir kez daha teyzemize kocaman teşekkürediyoruz... Oğluş doğunca ayrıca teşekkürlerini ileticek sana teyzecim :))