24 Nisan 2013 Çarşamba

Bir İstanbul Masalı

           34. haftamıza girdiğimiz şu günlerde selamlar hepinize... 40 haftalık maratonumuzun sonlarına yaklaşıyoruz yavaş yavaş. Geçen hafta 23 Nisan tatilini fırsat bilen iki deli kuduruklu biz yakın ama gezilecek nereye gidebilirizin derdine düştük sonra da İstanbul da karar kılıp yollara düştük :)) 33. haftamda olduğum için doktorum bu gezi işine pek sıcak bakmadı ama yinede kararı bize bıraktı,ailelerin zaten yollara düştükten sonra haberi oldu. Ki babaların bu konuda bir tezi var biz(iki deli) bebek doğduktan sonra 10. gün atarmışız kendimizi dışarı,ne yalan söyleyeyim bu fikir bize hiçte uzak gelmedi :)))) Tabii ki herkesin endişesi,kaygısı bizim için fakat gezmeyi çok seven biz iki kafadar  epeydir tatil yapmadığımızı düşünerek attık kendimizi İstanbul yollarına önce dualarla sonra şarkılarla :)))))
             4 günlük İstanbul maceramızda bool bool yedik,gezdik,alışveriş yaptık... En çokta bu işten oğluşum karlı çıktı. İstanbul da yaşayanlar bilir envai çeşit bebek eşyalarının satıldığı havuzluhandan tam 4,5 saatte çıkabildim. Girdiğimiz mağazalarda hamile olan(!) kocam yorgunluktan boş bulduğu sandalyelere oturdu bense alışveriş yaptım :)) Maşallahım var alışveriş olunca işin içinde ne hamileliğim kaldı ne yorgunluğum.
             Biz gezme yeme içme,alışveriş derdine düştük peki minnak oğlum ne mi yaptıı? O boool boool annesi yorulduğunda tekmeleriyle itmeleriyle "annneeee yeteer be kadınn yorulduum otur artık" diye uyardı anneciğini. Ama şükürler olsun ki hiiiç üzmedi bizi canım oğlum... Eeee ne de olsa gezenti bir aileye geldiğini anladı ki şimdiden alıştırmalara sesi çıkmadı :))
          Bu arada beşiktaş, arnavutköy, bebek, ortaköy, taksim, çengelköy gezdik durduk. Enterasan bir anımızda olmadı değil. Arnavutköy de yürürken bir mekandan iki genç çıktı,o sırada volkan kocası "Nurgüül bak bu çocuk beşiktaşlı futbolcu" dedi. Kocanın hemen arkasındaki diğer genç gülerek (ki bu gencin "Sneijder" olduğunu biz sonradan farkettik-gözlüklü ve şapkalıydıı yoksa bir GS li olarak ben tanımazmıydım o aslanı) "No Beşiktaaş, Galatasaraaay, Amrabat, Amrabaaat" diye seslendi :))) Tabi onlar arabaya binip gittiler ama biz bir süre arkalarından 'nasııll yaaa' diyee hayıflanıp güldük :))

              Bu arada şunu da söylemeden geçemeyeceğim en güzel dostluklar lise ve üniversite yıllarında olurmuş derler.Eskimeyen eski dostlar bizi harikulade ağırladılar İstanbul da. Gerçekten iyi ki böyle güzel dostlar edinmişiz, üniversitenin hayatımıza kattığı en güzel hediyelerdir bu dostluklar! Teşekkür ederiz gençler...
            Artık gezme faslımız sona erdi bir daha ki gezme maceramızda Allah izin verirse oğluşumuz da aramızda olur. Şimdi sıradaki gündemimiz oğluşun odasını hazırlama. Çook işimiz var çoook... Sağlıkla gel bebeğim gezginci annen baban dört gözle bekliyor seni... ;)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder