24 Şubat 2014 Pazartesi

Sekizinci Ay

           Rutin kuzeyin ay yazılarına tabi ki devam... Oğluşum artık sekkiz aylık oldu :)) Sosyalleşmenin dibine vurduk bu ay. Dış dünyaya tamamen hakim bir birey o. Lakin hala annesi olmadan oyun oynamayı sevmeyen bir oyuncukuş. Birlikte saatlerce oynayalım,ilgisini çeken şeyler yapalım, odalarda beraber emekleyerek fink atalım, hikayeler anlatayım gerçek saçma fark etmez, o abartı mimiklerimle ali babanın çiftliğini masala dönüştüreyim o da ağzı açık beni dinlesin,parka gidelim salıncakta sallanıp mayıştıktan sonra kaydıraktan kaydırırken kikir-kikir gülüp uykusunu açalım,hep bir şeyler yapalım ama yeter ki beraber yapalım. Oyun halısının üstüne bırakıp wc ye gideyim diyorum onsuz o kapının ardında çok mühim bir şey yaptığımı düşünüp ağlayarak peşimden geliyor :)) Anlayacağınız bana rahat yok şu sıralar! Bazen çok ama çok bunaldığım doğrudur ama annelik işin içine girince sabırsızlığım törpülenmiş bulunmaktadır.


              Kuzeyto artık emeklemiyor,koşarak emekliyor :) Dizlerinin üstünde durmayı seviyor. Koltuk kenarlarından tutup ayağa kalkıyor ve sıralıyor koltuğun bir ucundan diğer ucuna. Ama hala dengesini tam anlamıyla sağlayamıyor. Bundan mütevellit düşüp kafamızı vurmadığımız gün yok. Çok üzülüyorum,elimden geldiğince korumaya çalışıyorum ama anlık kollamadığımız da bir vukuat muhakkak oluyor. E artık çocuk bu düşe kalka büyücek diye teselli ediyoruz kendimizi, Allah büyük kazalar göstermesin inşallah. 




              Kuzeyin gelişimi gayet güzel maşallah,yürümeye hevesli böyle giderse erken yürüyecek diye düşünüyoruz tabi belli de olmaz. Yürüteci çok faydalı bulmadığımız için almadık biz kuzeye, doktorumuz da tavsiye etmedi zaten. Bize sürpriz yapıp yürüteç alan dedemiz birkaç hatıra pozundan sonra geri vermek zorunda kaldı. Belki benim içim biraz rahatlık olabilirdi ama emekleme-sıralama-yürüme evrelerini kendi başına yapsın istiyorum. Bunların dışında kuzey pepeye bayılıyor, çok fazla tv izletme taraftarı değilim ama bazen yemek yeme seanslarımız sıkıntıya girdiğinde baktık ki pepe kurtarıcımız oluyor o zamanlarda pepeyi izliyoruz ve kaşıklar ardı ardına giriyor açık ağzından içeri :)) Kuzum artık ab-ba, ba-ba gibi birkaç heceyi söylüyor. Buradaki ba-ba hecesini bilinçli yapmasa da her deyişinde "babaan kurbaaan olsun sanaaa" sesleri yükseliyor birilerinden :)) Her bebek gibi kucağı seviyor, özellikle babası otururken kucağındaysa ve bende oturur vaziyetteyken çağırıyorsam gelmiyor,hemen kafasını çeviriyor başka yöne. Ama birde ben ayağa kalkıp 'gel' diyeyim hemen atlayıveriyor kucağıma,kendileri biraz uyanık olurlar da ;) 
              Havalar öyle güzel gidiyor ki sevinsek mi üzülsek mi bilemedim. Ama böyle güzel giderse yazın suya hasret yaşayacağımız kesin :( Bulmuşken böyle güzel havaları bari tadını çıkaralım diyorum ve her gün parka götürmeye özen gösteriyorum kuzuyu. Park arkadaşları bile var oğlumun :)






                  Bu aralar kuzeyin sabah enerjisi tavan yapmış durumda. Sabah uyandığında babası aramıza koyuyor pinçoyu, beyefendinin en büyük zevki annesinin saçlarını ,özellikle de şakaklarındaki ve ense kısmındaki saçlarını iki üç tel tutarak çekmek. Birileri bu işkence yöntemini bilhassa öğretti mi diye düşünmüyor değilim artık :) Onun dışında sabah kahkahalarıyla oyunlarıyla güne başlamak harika bir duygu. Sırtım dönükse tepeme çıkıp yüzüme bakıp gülmesi, çak bir beşlik deyince elime çakması, 'ay adam nerede' deyince odasındaki ay adamlı lambasına bakması bizim için şuan dünya meselelerinden önde geliyor ;) Ne çok anlatacak şey birikmiş, pinço büyüyor,büyüdükçe yaptıkları çoğalıyor,o zaman benimde böyle gevezeliğim tutuyor.


Hey milleet! Ben 8 aylık oldum :)) hani benim alkışım ;)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder