11 Mayıs 2014 Pazar

Annesinin Kuzusu ;)

                Bir kelimenin aslını,özünü anlatmak için "ana" kelimesini getirip koymuşuz o kelimenin önüne; anapara,anasayfa,anayasa,anahaber gibi.. Birşeyin önemini vurgulamak için ana demişiz hep öncesinde, demişiz demesine ama ana olmanın önemini,öz olmayı,asıl olmayı 27 yaşından sonra öğrendim ben.
             Lisedeyken özellikle asi genç zamanlarım da çok duyardım annemden bu cümleyi; Anne olunca anlarsın! Ne demek istediğini yada ne kadar önemli bir cümle olduğunu anne olunca anladım gerçekten. Neydi bu kadar özel kılan annelik mertebesini, neydi anne olmadan anlayamadığım bu gizemli şeyler?
               Ben ilk olarak annemi; bana suni sancı verdiklerinde çektiğim acıların şiddetiyle anladım. Halbuki ne kadar da basit gelirdi kulağıma anlattığı doğum hikayem, çektiğim acıdan daha fazla acı çekmiş olamazdı. Belki de anne olmadan önce ilk defa anlamıştım onu o sancıların şiddeti arasında. Annem hep "doğduğunda ilk zamanlar senin nefesini dinlerdim başında beklerdim bir şey olacak diye ödüm kopardı" derdi. Hoşuma gider ama güler geçerdim,meğer anlamamışım o zaman da ne demek istediğini kuzey doğunca anladım. Kuzey doğdu uyurken sürekli kontrol etme isteği, başında öylece ona bakıp bekleme arzusu ve kontrol edemediğim bir sahiplenme iç güdüsü.  Kuzeye ilk burnum nerede diye sorduğum zaman burnumu gösterdiğin de gözlerimden boncuk boncuk yaşlar süzülürken daha iyi anladım annemin neden mezuniyetlerim de duygulanıp ağladığını. Küçükken yemek yemediğimden her defasında yakınıp dile getiren, iki lokma yedirmek için büyük uğraşlarını her defasında anlatan anneme "aç değilmişim demek ki neden zorluyordun ki ben çocuğuma öyle yapmayacağım" derken bugünler de bir çeşit vitamin daha alsın diye karıştırdığım yiyeceklerle yaratıcılığın sınırlarını zorlayacağımı hiç hesaba katmamıştım. Anne oldum yavrum için her şeyi yapabilecek gücü hırsı kendim de buldum. Ben artık anneyim, küçük bir meleğin kahramanıyım kimse beni yıkamaz derken bir küçük grip virüsü gelip kuzeyi bulduğunda bir de baktım ki dünyanın en çaresiz en bitmiş insanı oldum. Kuzey iyiyse mutluysa ben havalara uçtum,kuzey hastaysa iki öksürüp bir hapşurduysa,burnu tıkandıysa mutsuz biri oldum. Annelik hissiyatının tarif edilemeyeceğini,hiç bir şeye benzemediğini ve kadınlara bahşedilmiş kutsal duygu olduğunu anne olduğum da anladım.
               Annem ve  annelerimiz hatta onların anneleri varken burada anneliğin kitabını yazacak değilim,şu zaman ve şartlarında bile tek çocuğa bakarken zorlanıp yorulurken onların zaman ve şartlarında ne zorluklarla ne emeklerle bizlere baktıklarını düşündükçe cennet annelerin ayakları altındadır hadisinin onlar için söylendiği kanısındayım. Ee onların yanında bizde ucundan kıyısından üstümüze alınabilir miyiz ki acaba bilemedim :)) 



               Şunu da söylemeden geçemicem bana göre annelik sadece biyolojik olarak bir canlı dünyaya getirmek demek değildir. Emek verip büyüttüğünüz,gözünüzden sakındığınız her şeyin çiçeğin,kedinin,kuşun,sahipsiz bir çocuğun annesi olmak,bu vasfı doğurup kenara bırakandan fazlasıyla hakediyor olmak demektir.


           Kıymetli anneciğimin, eşimi büyütüp aynı emeklerle bugünlere getiren değerli anneciğimin, tüm annelerin, kendini anne hisseden tüm kadınların ANNELER günü kutlu olsun, HER GÜN anneler sevilsin,kıymetleri bilinsin,öpülsün koklansın,çiçeklere boğulsun... Allah onları başımızdan,telefonun diğer ucundan,kapının hemen arkasından eksik etmesin...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder